Oruç.. (Ayet, Hadis-i Şerif, Ehli Kitap ve Risale-i Nur)


Ayetlerde Oruç
I.     “Ramazan ayı ki insanları irşat için, hak ve batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa oruç tutsun.”(1)
II.     "Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takvaya erersiniz" (2)
III.     “Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.“ (3)
IV.     “Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” (4)                                                                      


Hadislerde Oruç
I.     “Oruç bir kalkandır. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin ve cahillik yapmasın .Eğer herhangi bir kimse kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye girişirse, ona iki defa ’ben oruçluyum’desin.Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlu ağzın kokusu, Yüce Allah katında misk kokusundan daha temizdir. Yüce Allah: Oruçlu kimse benim için yemesini, içmesini, cinsi arzusunu terk eder. Oruç, doğrudan doğruya bana edilen (riya karışmayan) bir ibadettir. Onun ecrini de doğrudan doğruya ben veririm. Halbuki diğer (emsal) güzel amellerin hepsi on misli ile ödenir.” (5)
II.     ’’Bizim orucumuz ile ehl-i kitabın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.’’(6)
III.     ”Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan kıyamet gününde yalnız oruç tutanlar girer; ondan oruç tutanlardan başka hiç kimse girmez. (Kıyamet gününde:) Oruç tutanlar nerede? denilir. Oruç tutanlar kalkarlar ve o kapıdan girerler. Onlardan başka hiçbir kimse buradan girmez. Onlar girdiği zaman kapı kapatılır, artık bu kapıdan hiçbir kimse girmez.” (7)
IV.     ’’Her şeyin bir zekâtı (temizlenme vasıtası) vardır, cesedin zekâtı oruçtur.’’(8)
V.     ’’Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa,Allah onun yemesini,içmesini bırakmasına değer vermez(Allah o oruca muhtaç değildir).’’(9)
VI.     ’’Oruçlunun sevinip neşeleneceği iki sevinci vardır:Birisi orucu bozduğu zaman sevinir,diğeri Rabbine kavuştuğu za­man orucu ile sevinir."(10)
VII.     ’’Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.’’ (11)


Ehli kitapta Oruç
Hristiyanlıkta farklı oruçlar olduğu gibi Katolikler ve Protestanlar arasında oruç hakkında tam bir fikir ve uygulama birliği bulunmaz. Hristiyanlıkta iki çeşit oruç bulunur: Şükran orucu ve kilise orucu. Bu iki çeşit orucu Katolikler tutar, Protestanlar tutmaz. Hıristiyanlık, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri ile bazı yortuların arife günlerinde oruç tutmayı teşvik eder. Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın öldükten sonra dirildiğine ve göğe çıkarıldığına inanılan (12) Paskalya’da oruç tutulması önemlidir. Paskalya öncesinde iki gün oruç tutmak dindar Hristiyanlar arasında yaygındır.                                                                                                                                                    
Yahudiler’de de farklı zamanlarda ve farklı şekillerde oruç tutulur. Bunların bazıları kefaret orucu türündendir.Yahudîler Babil dönüşünden sonra, Kudüs’ün tahrip edilmesi ve diğer felâketler nedeniyle dört ayrı oruç daha ortaya çıkarmışlardır.


Risale-i Nur’da Oruç
Ramazan-ı Şerifteki orucun Cenâb-ı Hakk’ın rububiyetine, nefsin terbiyesine, insanın şahsî ve içtimaî hayatına, Allah’ın verdiği sayısız nimetlerin şükrüne bakan pek çok hikmetleri olduğunu söyleyen Bediüzzaman; Sultan-ı ezelînin zemin yüzünü bir nimet sofrası sûretinde hâlk ederek bütün nimetleri o sofraya dizdiğini, oruçluların da muntazam bir ordu gibi, akşama yakın; "Buyurunuz" emrini bekleyerek Rahmâniyete karşı çok geniş, azametli ve intizamlı bir ubudiyetle mukabele ettiklerini ifade etmektedir. Bu sebeple Bediüzzaman’a göre Ramazan orucu:
mide gibi, bütün duygulara, göze, kulağa, kalbe, hayale, fikre ve sair cihazlara da bir nevi oruç tutturmakla olacağını söylemektedir. Bunun yolunun da bu cihazları haramlardan ve boş şeylerden çekmekten, her birisinin kendisine mahsus ubudiyetine sevk etmekten, dili yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmaktan, Kur’ân tilâveti, zikir, tesbih, salâvat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmekten, gözünü nâmahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve Kur’ân dinlemeye sarf etmekten geçtiğini bildirir.

Bir rivayete göre :
Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?"
Nefis demiş: "Ben benim, Sen sensin."
Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş.
Yine demiş: "Ene ene, ente ente." (Ben benim, sen sensin.)
Hangi nevî azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş.
Sonra açlıkla azap vermiş.Yani aç bırakmış.Yine sormuş: "Men ene? Ve mâ ente?"
Nefis demiş: "Ente Rabbiye’r-Rahîm,ve ene abdüke’l-âciz." Yani,
"Sen benim Rabb-i Rahîmimsin.Ben senin âciz bir abdinim." (13)

________________________
Dipnotlar
1-Bakara/185
2-Bakara/183
3-Bakara/184
4-Tevbe/112
5-Buhari,H.Numarası :1894; Ebu Davut ’’ الصِّيَامُ جُنَّةٌ’’ ibaresinden sonra ’’ إِذَا كَانَ أَحَدُكُمْ صَائِمًا ’’ ibaresini kullanarak hadisi tahric etmiştir.Aynı rivayete A.B.Hanbel’e ait Müsnet’te de raslamaktayız.Nesai’nin Suğra’sında ise orucun kalkan olduğunu belirten bölümden sonra ’’فَإِذَا كَانَ يَوْمُ صَوْمِ أَحَدِكُمْ’’ ibaresi gelmiştir. Aynı rivayete A.B.Hanbel’e ait Müsnet’te de raslamaktayız.Suğra’da ayrıca ’’ الصِّيَامُ جُنَّةٌ كَجُنَّةِ أَحَدِكُمْ مِنَ الْقِتَالِ ’’(oruç,sizden birinizin savaş kalkanı gibi kalkandır.) şeklinde hadis de mevcuttur.Bu rivayete İbn Mace’de ve Nesai’nin Kübra’sında da raslamaktayız.Suğra’da farklı bir rivayet olarak ’’ الصِّيَامُ جُنَّةٌ مِنَ النَّارِ’’ (Oruç,cehennemden (kurtulmaya yönelik) bir kalkandır.)ibaresi de göze çarpmaktadır.A.B.Hanbel’in Müsned’inde ’’ الصِّيَامُ جُنَّةٌ وَحِصْنٌ حَصِينٌ مِنَ النَّارِ ’’ ibaresi ve ’’ إِنَّمَا الصِّيَامُ جُنَّةٌ’’ ibaresi mevcuttur.Nesai Sünen-i Kübra’da ve Tirmizi Cami’de bu hadisi tahric etmiştir.Tirmizi’de bu hadis ’’inne Rabbekum yekulu/şüphesiz ki Rabbiniz şöyle buyuruyor.’’ diye başlamaktadır.Müslim’de ’’الصِّيَامُ جُنَّةٌ ’’ olarak hadis mevcuttur.Taranan sayfa Buhari’den alınmıştır.Mektebetu’r Rüşd,2.Baskı,2006,Riyad/Hadisin şerhleri için bk.Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.10,s.367 ,Daru kutubil ilmiyye,Beyrut,1.Baskı,2001 ;Fethul Bari,İbn Hacer el-Askalani,c.4,s.108-110,Darul Marife,Beyrut ;el-Dibac ala Müslim,3,231;Sünen-i Nesai şerhi,Suyuti,4,161 ;Müslim şerhi,Nevevi,8,30
6-Müslim, H.Numarası : 1096;Tirmizi;Darimi,Sünen;Ebu Davut,Sünen
7-Buhari,1697;Bak.Sahih,İbn Hibban
8-Münker موسى بن عبيدة الربذي ravi içerir.(Kime göre münker ravi ?Darekutni,Tirmizi,İbn Hacer,Nesai…) Bu hadis bu şekli ile İbn Mace’de geçmektedir.Şevkani,Fevaidi mecmua: zayıftır.Tezkiratül mevzua,Fetiy: zayıftır.İbn Cevzi,El İlel: Bu hadis ile delil çıkartmak caiz değildir.Sahih değildir.
9-Buhari ,savm,8 (H.N.1903),Daru İbn Kesir,1.Baskı,2002 ;Ayrıca bk.A.B.Hanbel,Müsned;Ebu Davut,Sünen;Tirmizi;İbn Mace;İbn hibban,Sahih ; Beyhaki,Sünen-i Kübra /Hadisin şerhi ;Buhari şarihi İbn Hacer’in belirttiğine göre; Bir diğer Buhari şarihi olan İbn Battal hadisteki ’yalan söylemeyi bırakmayanın orucunun değersiz olduğunu’ belirten mana için şöyle demiştir :’’ Onun manası yalan söz söyleyeni tahzir etmektir.Ya orucu bırak ya da yalanı bırak demek değildir.’’ İbn Arabi şöyle demiştir :’’Bu hadis,zikrolunan o fiilden (yalandan) ötürü, oruçtan sevap alınamayacağını gösterir.Yalan sözün ağırlığı nedeni ile oruç sevap getirmez.’’ Kadı Beydavi:’’ Oruçtan maksat sadece açlık ve susuzluk değildir.Aksine şehvetten... uzak durmaktır.Bunlar hasıl olmayınca Allah o oruca kabul nazarı ile bakmaz.’’demiştir. İbn Hacer de bu tür eylemlerin orucun faziletini noksanlaştıracağını belirtmiştir.Sevri ise faziletin noksanlaşması değil , orucun bozulacağını ileri sürmüştür fakat cumhur (alimlerin çoğunluğu) orucun yalan nedeni ile bozulmayacağını ifade etmiştir.(Ayni,Umdetu’l Kari,c.10,s.393, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut) Öte yandan Leys’in rivayetine göre Mücahit: ’’İki haslet orucu bozar: 1-Gıybet 2- Yalan’’ demiştir. (Gazzali,İhyau Ulumi’d Din,c.1,s.660-661,Bedir yayın evi,İstanbul; Ayni,Umdetu’l Kari,c.10,s.394, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut) Yalan ve gıybetin orucu bozucu oluşunu ’ Sevabını bozar/azaltır.’ diye anlamak doğru olacaktır.Yalan söylemek ve gıybet orucu bozmaz sadece sevabını azaltır. (Bak. İmam Serahsi, el Mebsut,kitabu’s Siyam;Prof.Dr.Vehbe Zuhayli , el Fikhul İslami ve Edilletuh , kitabu’s Siyam;Mevsili , el İhtiyar Li Ta’lili’l Muhtar, kitabu’s Siyam;İbn Abidin, Reddül Muhtar, kitabu’s Siyam;Prof.Dr.Yusuf el Kardavi ,Teysir’ul Fıkh , kitabu’s Siyam;A.Cezeri,Kitabu’l Fıkh ale’l Mezahibi’l erbea, kitabu’s Siyam;D.İ.B iki ciltlik ilmihal,Oruç) Esasında konu ile ilgili hadis de mevcuttur.Bu hadisi Fethu’l Bari’de göremesek de diğer Buhari şerhi olan Umdetu’l Kari’de (Ayni,Umdetu’l Kari,c.10,s.393, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut) görmekteyiz.’’Oruç sadece, yeme ve içmeden kesilme değildir.’’ (İbn Huzeyme,Sahih; Abdullah bin Vehb,Muvatta;Sünen-i Kübra,Beyhaki; Fethul Bari,İbn Hacer el-Askalani,c.4,s.117,Darul Marife,Beyrut) İlgili konuya Huccetü’l İslam İmam Gazzali de değinmiştir; Bilmiş ol ki oruç 3 derecedir; 1- Avamın orucu 2 - Havassın orucu 3- Ahassu’l havasın orucu.Avamın orucu: İki organı (mide ve tenasül uzvunu) korumaktır.Havassın orucu: Bu yukarıdakilere ilave olarak,gözü,kulağı,dili,eli ,ayağı ve diğer azaları korumaktır.Ahassü’l havas: Avam ve havasın riayet edecekleri maddelere ek olarak ; kalbini hasis emeller,dünya düşüncelerinden sıyırmak ve Allah’tan başka her şeyden çekerek bütün mevcudiyetiyle Allah tealaya bağlanmak ve hatırına ondan başkasını getirmemektir.(Gazzali,İhyau Ulumi’d Din,c.1,s.659,Bedir yayın evi,İstanbul)
10- Buhari,1904 numaralı hadis.(30.kitap,9.bap)
11-Müslim, H.Numarası :1079
12-İslam dininde belirtildiği üzere Hz.İsa ölmemiştir,diridir.bk.Allame Suyuti ,Nuzulu İsa Bin Meryem;Muhammad Zahid el Kevseri ,Nazratün Abirah fî Mezâimi men Yünkiru Nüzûl İsa (A.S.) Kable’l-Ahirah;Allame Abdullah İbn Sıddik el Ğumari ,Akidetu ehl islam fi nuzuli İsa aleyhisselam

13-Mektûbât,29.Mektub,s.460;El-Havbevî, Dürretüt’l-Vâizîn,s.11; Bu rivayete,bilinen hadis kitaplarında raslanmamıştır. Ayrıca mevzuat kitaplarında da bu rivayete raslanmadığından bu rivayet mevzudur, diyemiyoruz. Rivayetin Arapçası : عندما يخلق الله أي شي من الخلق يستشهده على نفسه وعندما خلق النفس سألها من أنا قالت أنت أنت وأنا أنا قال عز وجل اذهبوا بها إلى النار ألف سنة ولما أعيدت مرة أخرى كان نفس الرد والمرة الثالثة حتى قال الله عز وجل جوعوها فلما جاعت شهدت أنه الله لا إله إلا هو سبحانه)


Kaynak: Farklı Pencerelerden Oruç (Şehr-i Ramazan 2013 / Farzen)


etiketler , ,

Copyright © 13 Ramazan 1433 Patla Bizans Tüm Hakları Saklıdır. Theme by Laptop Geek . | Bloggerized by FalconHive .